25 Temmuz 2010 Pazar

mlaın gözülük bi durum bu ama

serkanın üstümde yarattığı kıskançlıkla bi blog açtım galeyana gelip ama bloğa herseferinde serkanın blogundan doğru grebiliyorum çünkü bi türlü koyduğum adı hatırlayabilemiyorum buna rezillik derler

16 Haziran 2010 Çarşamba

Reşat Nuri Güntekin:KAVAK YELLERİ eserken KAN DAVASI'ndan kaçtıkları SON SIĞINAK'da bulununca GİZLİ bir EL ile MİSKİNLER TEKKESİ!ne gittiler.Burda ESKİ bir HASTALI'a yakalanınca GÖKYÜZÜ'ne DAMGAlarını vurdular.HARABELERİN ÇİÇEĞİ'nde bir KADIN DÜŞMANI,AKŞAM GÜNEŞİ batarken onlara ACIDI.(ACIMAK)..

Halide Edip Adıvar:HANDAN AKİLE HANIM SOKAĞI'nda ilerkerken bir KALP AĞRISI başladı ve ZEYNO'NUN OĞLU'nu gördü.KERİM USTA'NIN OĞLU da oradaydı.HAYAT PARÇALARInın kendisine bir oyun oynadığını düşünerek DÖNEN AYNAda kendine baktı ve ÇARESİZ SON ESERİ YOLPALAS CİNAYETİNİ işledi...

Refik Halit Karay:(KARA KİRPİ):2000 YILIN SEVGİLİSİ YEZİDİN KIZI BU BİZİM HAYATIMIZ diyerek NİLGÜN'le SÜRGÜN'e gitti.
İSTANBUL'UN İÇ YÜZÜ'nün ANAHTARı ÇETElerdi.BUGÜNÜN SARAYLISI ise KADINLAR TEKKESİnden çıkmıyor,GUGUKLU SAATe bakıp SONUNCU KADEHlerini yudumluyordu.


Sait Faik Abasıyanık: LÜZUMSUZ ADAM SEMAVERi yakıp MAHALLE KAHVESİne gitti.TÜNELDEKİ ÇOCUKun KAYIP ARANIYOR afişleri ise HAVUZ BAŞIna ve SARNIÇa asılıyordu.SON KUŞLAR HAVADA BULUTları yararak uçarken hayat bi KUMPANYAyı ANDIRIYORDU.(SAHMERDAN)
Mualla Hanım:
Hep kırmıız giyer o
Aşk kadınıdır çünkü
Eski bi pavyon şarkıcısı
Öyle çok aşka sahip olmuş ki zamanında
Bi sokak kadının aşkları hepsi...
Şimdi ellibeş yaşında
Pek talip olanı yok artık

Hep kırmızı giyer o
Mualla Hanım,bizim Mualla,aşk kadınıdır çünkü...

Ahmet Yaşar Bey:
Muhteşem bir tiyatro sanatçısıdır
Her akşam gelip içer bu meyhanede
Hep en köşeye oturur ve Mualla Hanım'a bakar
Sanki biyerden hatırlıyormuş gibi...
Gözlerini ondan ayırmadan yudumlar rakısını
Ve her sabah çıkarken usulca yanaşır aşk kadınına:
"Seni özledim Mualla..."

Tahsin:
Sağlam yan kescilerdendir
Ne zaman gelse bu meyhaneye
Elinde kırmızı büyücek bi cüzdan olur
Her çıkışında da elli liralık bi banknot bırakır garsona
Üstünde bi adresin yazılı olduğu hep aynı ellilik banknot...

Garson:
Ne zamandır bu meyhanede bilinmez
Geleni gideni eksik olmaz buranın
Pek sevmez işini ama
Bırakıp da gidemez işte

Dostlar Meyhanesi:
İstanbul'un en kuytusunda bi yer burası
Biraz loş,biraz bunaltıcı
Müdavimleri vardır
Aksatmadan gelirler her akşam vakti
Sabahı burda edip giderler
Sessiz sedasız
Hepsinde şaşkın bir ifade
Korkarak ve yavaştan...

Yine bir sabah vakti
Saat dört buçuk olmuş
Ahmet Yaşar Bey içmekte Mualla Hanım'a karşı
Mualla Hanım'sa yarım saattir ağlamaklı
Her sabah dörtte olduğu gibi
Tahsin yine uzattı aynı banknotu
Aynı adres, aynı ellilik...

Parayı aldığı gibi çıktı garson
İlk defa meyhaneyi bırakıp gittiği görüldü
Ahmet Yaşar Bey şaşkınca çevirdi bakışlarını
Mualla Hanım'ın hıçkırıkları yankı buldu
Meyhanenin köhnemiş duvarlarında

İlk defa gün ışığına çıkmış gibi kamaştı gözleri
İnsanlar çok dikkatsiz yürüyor diye düşündü
Herkes üstüne üstüne geliyordu
Hiç yokmuş gibi...

Parada yazan adrese vardı nihayet
Tek katlı bahçeli şirince bir evdi burası
Üç kadın oturmuş konuşuyorlardı ellerinde kahveleriyle
Biri hayli şişko öteki ise aksine zapzayıftı
Diğerinin de hastalıklı bembeyaz suratı..
Bahçe kapısını vurdu hafiften
İçeri girdi yüzlerine baktı öylece kadınların
Dönüp "merhaba" bile demediler

İlk defa gün ışığına çıkmış gibi kamaştı gözleri
Sesler uğultulu başka bir diyardan gibi geliyordu
Uğultuların arasından kadınların seslerini dinledi...

-Yazık oldu Yaşar Efendi'ye
-Ya yaa...Hem de ne yazık...
-Bir pavyon şarkıcısı,sokak kadınıydı alt tarafı
-Her düşeni sen mi kurtaracaksın hey gidi Yaşar Efendi
-Hele baştan anlatın şu mevzuyu
-Ahmet Yaşar Bey bu evin eski sahibi
Bi pavyonda Mualla Hanım diye birine takılmış
Zil zurna aşık olmuş kadına e Mualla'da ona tabi
Her gün sabaha karşı dört sularında bu evden çıkarlarmış
Yine bir sabah giderlerken Mualla'nın çantasını çarpmışlaar
Yaşar Bey'de hırsızın peşinde tabi
Ara sokaklardan birinde saplayıvermiş bıçağı hırsız
Sonradan duyduk oda kaçarken düşmüş belediyenin çukuruna
Mualla'yı da delirdi kendini vurdu dedilerdi...
-Vah vah...vah vah...
-Yazık çok yazık...

İlk defa güneşe çıkmış gibi kamaşıyordu gözleri...
Onun...Garsonun...
bloglanışımın ilk günü...